1 Ağustos 2013 Perşembe

Tuzbuz

Şimdi bütün gereksizlikleri bırak arkanda. En yakın arkadaşın sana ihanet etsin, M'in eski sevgilisine yazdığı yazıları oku ve bir ölüm geçsin. Dayanılıyor. Hatta çok da sakin kalınabiliyor.
Kırık, daha kırık ve son saniyede tüzla buz.
Sen tuz ol, ben, olmayayım.

17 Haziran 2013 Pazartesi

H.Y.B.Ö.

Bugün sınavın nasıl geçtiğini göz önüne alarak yaptığım yoruma göre, okulum uzadı.
Acaba neden?
İki gündür kendimi paralıyorum Gezi olayları yüzünden.
Militan seven kafamı sikeyim derken ne kadar doğru söylediğimi bir kere daha fark ediyorum.

-Çok abartıyorsun. Bu kadar gerilme. Merak edecek bir şey yok.

Benim anne gibi sevdiğim yeni bilinen bir şey değil. O çok sevilen güven duygum da tamamen buradan geliyor. gülü seviyor ancak dikenine katlanmıyorlar.

Okulum uzadı diyorum. Ama bu hiçbir şey ifade etmiyor kimseye. Herkesin kafası rahat. Hatun abime çok yüklenme diye benim ağzıma sıçıyor, çünkü git gide mutsuzlaşıyorum. Yoruluyorum. Kaçasım geliyor. M desen adrenalinden ve yorgunluktan kafası gitmiş bir durumda. Yaptığım her şey fazlalık. Ben onun önünü kesiyorum. Her şeye takıyorum. Sürekli trip atıyorum.

Bir allahın kulu da kadın bir sarılayım allah aşkına gel ağlama demiyor. Ağlayışlarım duyulmasın diye apar topar telefonu kapatıyorum. Babam neredeyse hastanelik oluyordu, onda bile vay niye söyledin diye başımın etini yiyebildiler.

Bir şeyleri bir yerde yanlış yapıyor olmalıyım. Ya anlatamıyorum, ya anlamıyorlar, ya siklerinde değil.

16 Haziran 2013 Pazar

Direniyoruz

Olanlar yüzünden tamamen uçlar arasında gidip geliyorum.
Sosyal medyadan olay takibi, bilgi kesinleştirme, gerekli insanlar ulaştırma, yanlış haberleri düzeltme derken en ala istihbaratçı oldum çıktım.
M sürekli meydanlarda. Merak etmiyorum diyemem ama dayanıyorum.
Sınavlarım yalan oldu, bütünlemeler de öyle olacak gibi görünüyor.

Direntürkiye
Direngeziparkı
Direnankara
Direnizmir
Direndersim
Direnantalya
Direnantakya
Direneskişehir
Direntaksim
Direngazi

9 Haziran 2013 Pazar

Bağ(ı)r

İçimde tutmakta zorlandığım şeyler var. Gerçekten bağıra bağıra ağlama isteğimi çok zor bastırıyorum.
Biri sarılmalı artık bana.
Bırakmamalı.

27 Mayıs 2013 Pazartesi

Fin

Kafamı asla toparlayamadığım için son anda çalışmaya başladığım bir sınav haftasına hoş geldiniz.
Bu 10 gün çok sevimli şeylerden bahsetmeyeceğim, olsun.
Biraz da kafa ütüleyeyim.

26 Mayıs 2013 Pazar

Yala-n



İnsan doğum günlerinde en sevdikleriyle beraber olmalı ki, yaşadığına dair çoktan kaybettiği inancına şöyle uzaktan bile olsa bir selam çakabilsin. Oysa ben korkudan titreyerek, dudaklarımı kanatarak uyandığım bir gecenin akşamında "gelme" sözcükleri duydum.

Ha yine eğlendim, yine bal börekti her şey. Ertesi gün daha da güldüm. İçimde rol yapacak güç kalmayana dek.

Güldüm güldüm güldüm...

Gecenin sonunda herkesi bırakıp sığınağıma kaçarken aklımda sadece kendimi banyoya kapatmak vardı. En son sinir krizimi yine aynı paspasların üzerinde geçirmiştim. Yattım. Ama bir damla bile akıtamadım.

Telefonum biraz bozulmuş meğerse, atılan hiçbir mesaj gelmemiş. Dedim arayayım o vakit. Hayır, nereden bilebilirim ben bir anda o kırılmış sesimle ona şiir okumak isteyeceğimi. Birine ağlayarak Haydar Ergülen okumak da güzel oluyormuş hani.

Sessiz sessiz dinledi. Ben sövdükçe, keyiflendi. Biliyordu. Bildiğini biliyordum. Gerçekliğe sadece birbirimize değince biraz olsun yaklaşabiliyorduk. "Sürekli yalan söylüyorum" dediğimde, kızmıyor mesela. Anlıyor. Değil mi? Öyle olmalı.

Tek bir mesajın cevabını alamadım.

Bana asla yalan söyleme olur mu?

23 Mayıs 2013 Perşembe

Hay

M. eve çıktı arkadaşlarıyla ve ben ani bir şekilde kendi evime yap(a)madığım her şeyi onun küçük odasına yapmaya karar verdim. Kutu gibi ama inanılmaz kullanışlı bir odadan bahsediyoruz. Her köşesi rahatça değerlendirilsin diye yapılmış. Ama duvarlar bomboş ve bu beni deli ediyor. Planlarımdan biraz ona bahsettiğim için rahatça yazabiliyorum.

Duvarın bir köşesine eski fotoğraflardan oluşan bir kolaj hazırlamak istiyorum. Belki zamanla, eğer isterse, bizim fotoğraflarımızı da ekleyebiliriz. [Hayır daha bilgisayara atmadım fotoğrafları.]

Birkaç mum da almak lazım ki ben getirmeyi sürekli unutyorum.

Kenarda köşede bırakabileceğim kıyafet, çamaşır, şampuan gibi ıvır zıvırlar da biriktiriyorum çaktırmadan da, evini istila etmek istemiyorum. M. der bana, bir şeyler getir istersen diye. Zaten çöp getirecek olsam kırk kere soruyorum.

Yapımdan dolayı çoğunlukla fazla müdahil olurum insanların hayatına. Ne bileyim, adam bana gelme diyebilir, benim odam burası diyebilir. O da pek öyle şeyler diyecek biri olmadığı için, ben fazla abartmayayım diyorum. İyi mi diyorum?

Yine çok fazla düşünüyorum. En iyisi mumları gözümün önüne koyayım da bir dahakine unutmayayım.