26 Mayıs 2013 Pazar

Yala-n



İnsan doğum günlerinde en sevdikleriyle beraber olmalı ki, yaşadığına dair çoktan kaybettiği inancına şöyle uzaktan bile olsa bir selam çakabilsin. Oysa ben korkudan titreyerek, dudaklarımı kanatarak uyandığım bir gecenin akşamında "gelme" sözcükleri duydum.

Ha yine eğlendim, yine bal börekti her şey. Ertesi gün daha da güldüm. İçimde rol yapacak güç kalmayana dek.

Güldüm güldüm güldüm...

Gecenin sonunda herkesi bırakıp sığınağıma kaçarken aklımda sadece kendimi banyoya kapatmak vardı. En son sinir krizimi yine aynı paspasların üzerinde geçirmiştim. Yattım. Ama bir damla bile akıtamadım.

Telefonum biraz bozulmuş meğerse, atılan hiçbir mesaj gelmemiş. Dedim arayayım o vakit. Hayır, nereden bilebilirim ben bir anda o kırılmış sesimle ona şiir okumak isteyeceğimi. Birine ağlayarak Haydar Ergülen okumak da güzel oluyormuş hani.

Sessiz sessiz dinledi. Ben sövdükçe, keyiflendi. Biliyordu. Bildiğini biliyordum. Gerçekliğe sadece birbirimize değince biraz olsun yaklaşabiliyorduk. "Sürekli yalan söylüyorum" dediğimde, kızmıyor mesela. Anlıyor. Değil mi? Öyle olmalı.

Tek bir mesajın cevabını alamadım.

Bana asla yalan söyleme olur mu?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder